Gerek kahvaltılarımızın gerek ise yemeklerimizin vazgeçilmez tatlarından kaşar peyniri, ülkemizde hep tercih edilmiş ve sofralarda kendine daima yer bulmuştur. Fabrikasyon üretim, yetişmesi zor tüketici talebi ve işletme sahiplerinin maddi kaygıları neticesinde ülkemizde kaliteli ve doğal olarak üretimi neredeyse tükenmek üzere olan peynir çeşitlerinin başında gelir kaşar peyniri.
Kendi içerisinde eski ve yeni diye adlandırılan kaşar peynirlerinibirbirinden ayıran, istenilen tat düzeyine ulaşabilmesi için katlanılan bekleme süresidir. Kaşar peyniri, çoğunlukla çayırlarda serbestçe gezen küçükbaş hayvanların sütleri kullanılarak yapılması muteber olan bir peynir çeşididir. Ki küçükbaş hayvanların sütlerinin daha faydalı olduğu bilimsel olarak da ispatlanmıştır. Ancak bu, günümüz koşullarında pek mümkün olmamakta ve işletmelerin büyük çoğunluğu, maliyet ve üretimde uygunluk açısından daha kolay olan inek sütünü kullanmaktadır.
Bu durumda peynirin eski zamanlardaki lezzetinin aranır olmasına sebep olmuştur. Tat olarak farklı olsalar da kaşar peynirinin her iki türü de besleyicilik konusunda diğer peynirlerin üstünde kendine yer bulur. Taze kaşar özellikle detaylı işlemlere maruz kalmadan tüketiciye ulaşır. Ancak eski kaşar için , peynirin nemden arınması ve yüzeysel küf tutması amacıyla belirli bir süre beklenilmesi gerekmektedir. Hatta elle ve doğal üretim yöntemlerini kullanan bazı bölgelerimizde, peynirin kurutulması için ''poyraz rüzgarının'' beklendiği bilinmektedir. Bu sebeple üretimin ancak dört beş ay süre ile yapılabileceği sonucu doğmaktadır. Sonuç olarak kaşar peyniri, zahmetli yapım süreci ve buna değen lezzetiyle tercih edilmesi gereken, kaliteli bir peynirdir.